30 Aralık 2016 Cuma

Hocaaa, bitir artık maçı! Bitirrr!!


"İnsan suya düştüğü için değil, sudan çıkamadığı için boğulur."    Mevlana


2016 yılının sondan bir önceki gününe geldik, şükür... Bu yıl neler oldu, neler bitti, neler başladı muhasebesine hiç girmeyeceğim. Zira yaşananları hatırlamak bile istemediğim bir sürü olay oldu. Ülkemizin üzerine bir karabasan gibi çöken günler geçirdik, acısı /tesiri hâlâ geçmeyen...
Bir de kişisel tarih mevzusu var ki; ne siz sorun, ne ben anlatayım... Hep düşünürdüm, bize anlatılan milli /siyasi tarihin, kişisel tarih olmadan bir tarafının muhakkak eksik kalacağını. Herkes günlük tutsa, tarih yazılırken bunlar gözden geçirilse, kimbilir ne farklı hikayeler okurduk. Mesela Ankara'da ilk bomba patladığında ben size anlatırdım, onkoloji kliniğinde bir gece geçirmek için, nasıl kıl payı patlamadan kurtulduğumu. Sonra haberleri, hastane odasında izlerken yapılan yorumları anlatırdım. Ordan başka bir hastaneye, bir bebeğin ilk nefesine sahitlik etmeye gittiğimi anlatırdım. Belki ülkenin ayağına -barışa- sıkılan ilk kurşunla, benim ayağımı ilk sakatlamam arasında bir bağ kurardık. Sonra o sakat ayakla Ankara'ya seçim için dönüp, seçim günü tekrar düşerek, pekiştirdiğim ya da tüy diktiğim topallığımı neye bağlardık kimbilir. Günlerin böyle kör topal sürüp gitmesine razı olurduk belki de 2016'nın gelişiyle hastane günleri, yoğun bakım günleri başlamasaydı... Oy beni bıraksalardı da hiç ayrılmasaydım başından, yanından... Ülke, o sıralar ne kaybetti bilemem, bir bağıntı kuramam size, ben sahipsiz kaldım ey Romalılar, dostlar, yurttaşlar! Sizin olsun ölümsüz idealarınız, politikalarınız! Babalar, ölümlüymüş; ben Sezar'ı övsem ne, yersem ne! 

Gidiş yolunu gösterdim, şimdi ocak 2016'dan itibaren, ülke gündemiyle paralelllik kurarak, kişisel tarih yazımına siz devam edin. Ben şimdi yılın son günlerinde, üç buçuk yıldır neredeyse hiç yüzümün gülmediği evimi toplayacağım. Kar kış demeyeceğim, başka bir eve  taşınacağım. Çok ŞIK bir son hareket değil, 2016'nın bu yaptığı ama ne yapalım 90+2'de gol yemek de varmış kaderde. En acısı da kalenin hep kapattığım köşesinden gol yemem herhalde... Yılın son günlerinde sloganım bu; "Hocaaa, bitir artık maçı! BİTİRRR!". Bitir de önümüzdeki maçlara bakalım artık. Yeni yılda da -herşey güzel olmaz tabi de- arada güzel şeyler de olsun artık. Hem ülke tarihinde, hem de kişisel tarihlerimizde... 

30/12/2016 _ Ankara


Hocam Bittiiii!



21 Aralık 2016 Çarşamba

UNUTMAK

       


         "Küçük şeyleri unutamayanlar, en geri hatıraları da unutamayanlardır. Hafızalarının bu bahtsız kuvveti karşısında hiçbir memleket, hiçbir vatan tutamadan her yeri, her şeyi severek öleceklerdir."

                                                                                      Sait Faik AbasıyanıkSemaver




        "Güçlü bir hafıza, ağır bir cezadır." der Orhan Kemal. "Hatırlamak için bir hafızamız varken, unutmak için elimizde hiçbir şeyin olmaması; hayatın bize attığı en büyük kazıktır."  diye olayı, isyana teşvike dönüştürür Murathan Mungan. Ama son nokta Sait Faik'in yukarıdaki tespitidir bence; kişiselden evrensele doğru yol alan zarif bir rüzgar gibi saçlarımızı okşar ve cezasına razı bir teslimiyeti bize bırakır.
      Unutamayacağız arkadaşlar, kabullenin ve vurmayın kafalarınızı artık duvarlara. Herşeyi göreceğiz, bileceğiz; her bir şeyin farkında olacağız ve herkesi anlayıp kabulleneceğiz. Kızdığımız, kırıldığımız herşeyi affedeceğiz. Vurmayın dedim o kafayı bulduğunuz yere!

... devam edecek...