"İntihar etmek isteyen bir kuş bunu nasıl yapar? Yükselebildiği kadar yükseğe çıkıp, sonra boşluğa bırakıp kendini ve çırpmayarak kanatlarını toprağa çakılarak mı? Yoksa kanat çırpmak, bir tür refleks mi? Yani isterse eğer kendini boşluğa bırakan bir kuş, kanatlarını çırpmamazlık edebilir mi?
Sahi, ölmek isteyen bir kuş, nasıl intihar eder?"
Tesirsiz Parçalar / Ali Lidar
Bütün gün intihar ederek yaşamına son veren, yazar ve şairlerin hayatlarını, şiirlerini okuyarak, düşünerek bir gün geçirdim. Oysa başlangıçta sadece Ahmet Oktay'ın bir şiirini arıyordum - durduk yere kafama takılan- "Ödeşmiyorum seninle sevgili yaşam.. / Uzlaşmıyorum da!". Ordan 'Yol Üstündeki Semender'e, oradan da intihar eden şairlere geçtim. Arada günlük işlerimi yaparken, projeleri incelerken, makam-mevki için arkadaşlığı unutanları düşünürken okuduğum satırlar kafamın içinde döndü durdu.. Sonra akşam oldu.
Serviste kitabımı açtım ve okumaya, kaldığım yerden devam ettim. Sayfa 175, Tesirsiz Parçalar ve beklenmeyen tesir; yazar Ali Lidar'a aşık oldum! Hayır, aşk, bu kadar basit, kolay bi şey değil. Benim gibi güzel her şeye sevinen, yanlış her şeye üzülen biri için bile değil.. Öyle işte, aşık oldum...
Eve geldim, yüzümde aptal bir sırıtışla. Çöpü kapıya koydum, bi bira açtım. İki bira, yarım paket sigara ve biraz müzik sonra kitabın sonuna geldim:
"Sahi, ölmek isteyen bir kuş, nasıl intihar eder?"
Sabaha kadar ağlatır bu soru beni, annem üzülmese, öldürür de.
Evet, içimde bir boşluk. Tıpkı "Diş çürüğü oyuğu kadar kirli, can yakan ve zavallı bir boşluk var içimde...". Boşken, hep dilim / aklım o boşlukta. Dolunca, kısa bir an rahatlıyor. Sonra da içini dolduran o şey canımı yakmaya başlıyor. Azimle temizliyorum içini, sonra boşluk hissi canımı acıtıyor.
"İçimdeki boşluk ağrıyor her gece ve ben o ağrıyı neyle kesebileceğimi çok iyi biliyorum aslında. Ama onu bile beceremiyorum. Korkuyorum."
10/10/2016 / Tepebaşı Dük'üne...