Atlıkarıncada bir fotoğrafım var Gençlik Parkında. Çekildiğini hatırladığım ilk fotoğrafım belki de. Sen karşımdasın, yoksun fotoğrafta, annem yanımda. Bütün öğleden sonradan akşama aynı atın üstünde dönüp durduğumu annem anlattı sonraları ben bilmiyordum o zamanlar gün kaç saat, o yüzden hatırlamadım. Sen anlatmadın, Gençlik Parkı Karakolu'ndaki masanda daktilonla kaç saat oynadığımı, ben de bilmiyorum. Sonra İlk Meclise gittiğimizi, buz pateni izlediğimizi, kocaman el heykeli olan parka gittiğimizi de anlatmadın ama ben hepsini detaylarıyla hatırlıyorum.
İlk kavgamızı boşver, bir sene konuşmamıştık aynı evde; diyeyim neyse müdür muavininin gazına gelip, saçımın kuyruğunu kesmiştin. Her hafta bir çizgi roman hakkımdan vazgeçmiştim inadımdan. Sonra barıştık.
Harçlık karşılığı, ayakkabıları boyama işine, vergi iade zarfı doldurma işine talip olduğumda tamam dedin. Param yetmiyordu aldığım dergilere, kitaplara biliyordun; topladığınız yasak yayınları seçip getiriyordun oku diye. Kızılırmağın sesi alırken isyanımın yerini, sesini kıs biraz, niye radyo açmıyorsun ki daha iyi, diyordun. Rockçılara da ayardın, saçlı sakallı diye, ama ne posterlerimi indirdin ne kasetlerimi attın.
Biri de babam olsa sevmiyorum polisleri, bilirsin; Metin Göktepe olayında ne kavga ettik. Hâlâ sevmiyorum telsiz sesini.. Hâlâ hiçbir adli kaydım, örgüt ve dernek bağlantım yok ama merak etme ve hiçbir 1 Mayıs yürüyüşüne katılmadım. Hepsinde sen görevliydin çünkü ve herkesi bırakır seni kovalarım diye Nisan ayının son haftası başlıyordun tehdite. Sadece Barış Manço konserine kaçıp gitmiştim onda da stad çıkışı kapıda göz altına almıştın beni.
Biz seninle çok kavga ettik, çok küstük. Ama ben hiçbir 10 Nisan'ı unutmadım, sana hep çiçek aldım. Sen de hep hatırlayacağımı bildin, bi şey söylemedin ama..
Bugün 10 Nisan, polis günün kutlu olsun Polis Baki. Ben yine unutmadım ama çiçeklerin benden değil bugün... Bahardan.. Mezarının üstündeki sardunyalar hep çiçeğe durmuş, onlar kutlamış benden önce seni..
Polis günün kutlu olsun babacığım, huzurla uyu, ben hiçbir 1 Mayısa katılmam artık!
çok hüzünlü çok hüzünlü...çok hüzünlü...
YanıtlaSil50 yaşındaki, saçı sakalı beyazlamış, at kadar büyümüş iki erkek evlat yetiştirmiş adamı ığıl ığıl ağlatacak kadar hüzünlü....ve güzel....murat örem / ankara...
Teşekkürler.. Sizi üzdüğüm için üzüldüm ama sonuçta kurmaca değil, maalesef sayıklama babında gerçek..:(
SilAttilâ İlhan'ın dediği gibi:
"hayat zamanda iz bırakmaz
bir boşluğa düşersin bir boşluktan
birikip yeniden sıçramak için
elde var hüzün”